Ermeni sorunu

Konu: Ermeni sorunu Paz Şub. 22, 2009 5:45 am

Asya ve avrupayı birbirine bağlayan ve bir köprü durumunda görev alan türkiye,eşsiz güzelliği vee bulunduuqu konumdan ötürü bütün dünyanın dikkatini çekmekteydi..
Geçmişte Osmanlı devleti, bugün de Türkiye, bu jeopolitik ve jeostratejik konumundan dolayı çeşitli entrikaların çevrildiği bir alan olmuştur. Osmanlı devletini parçalayarak tarih sahnesinden silmek isteyen sömürgeci devletler, bu entrikalarında yüzlerce yıldır Türklerle dostça yaşayan Ermenileri kullanmışlardır
Tarihte olduğu gibi günümüzde de, Ermeni toplumu üzerinden siyasi ve ekonomik çıkar sağlamaya çalışan ülkeler bulunmaktadır. Bazı ülkelerde Türkleri ve Türkiye’yi sözde soykırımla suçlayan anıtlar dikilmekte, bazı ülkelerde de soykırım iddiasını tanımaya yönelik kararlar parlamento gündemlerine getirilmekte, hatta kimi ülke parlamentolarında kabul edilmektedir. Gerçekte tarihçilere bırakılması gereken bu konular, siyasetçilerin elinde çıkar aracı haline dönüştürülmektedir.
Tarih boyunca Ermeniler, Türklerin Anadolu’ya girişlerinden sonra Türklüğün adil, insani, hoşgörülü, birleştirici anlayış ve inancından yararlanmışlardır. Bu ilişkilerin gelişme ve doruğa ulaşma çağı olan 19. Yüzyıl sonlarına kadar süren devir, “Ermenilerin altın çağı'' olmştr..her konudaa türkLerLe eşit tutuLduLr...
Ancak Osmanlı devletinin zayıflamaya başladığı dönemlerde, hemen her konuda Avrupa’nın müdahalesi baş gösterince, Türk-Ermeni ilişkilerinde de bir bozulma başlamıştır. Böylece, çoğu defa Türklerin zararlı çıktığı trajik olaylar başlamış, Doğu Anadolu’da başlatılan ve İstanbul’a kadar yayılan isyan hareketlerinde binlerce Türk ve Ermeni hayatlarını kaybetmiştir.1.dnya savasında ise ermenLEr mLyonlarca kişiyi katLettiLer..fakat bu sayılar hiç bir zamn açığa çıkmadı her zamn türkler katil gbi gstrLdii türkLern öldürdüğü ermeni sayısı daha fazlymş gbi gösterLdi bu durum..
vee halaa buqunn ermeni soykırımıı geçiyor...
bir milleti ipe götürmeden önce soykırımın ne demek olduqunu öğrenip konu hakkında fikirlerini savunsalar
menfaatçi yasıyoruzz kısacaa yazımaa son vermeden öncede belirtmek istiyorum ki soykırım; siyasal görüş, din, sosyal durum ya da başka herhangi bir ayırıcı özellikleri ile diğerlerinden ayırt edilebilen bir topluluk veya toplulukların bireylerinin, yok edicilerin çıkarları doğrultusunda önemli sayıda ve düzenli biçimde yok edilmeleridr...şmdi bnm yazdıklrmdan snra acaba kmn soykırımm yapıp yapmadıqıı umarım doğru bir şekiLde anLşıLmştır;)

SevgiLerimLe RABİA ŞAHAN

Konu: Geri: Ermeni sorunu Paz Şub. 22, 2009 3:46 pm

Ermeni Soykırımı öyle yarım sayfada özetlenebilecek kadar kolay bir olgu değildir. Yıllardır tartışılan bir konu bu kadar basite indirgenmemelidir (bence) . Şimdi durup düşünelim; diyoruz ki, bütün Türk Milleti diyor ki: bu iddialar gerçek değil, asıl soykırım yapan ermenilerdir ve bu iddiayı ortaya atan büyük devletlerdir. Evet haklısınız, haklıyız! Yalnız durup bakalım bu iddiaların çıkış noktasına...

Bütün bu iddialar Osmanlı Devleti'nin 27 Mayıs 1915 tarihinde Ermeniler için çıkarılan Tehcir Kanunu ile başlamıştır. Bakalım Bu kanuna:

" Metni:

Vakt-i seferde (savaş sırasında) icraat-i hükûmete karşı gelenler içün cihet-i askeriyece (askerî yönden) ittihaz olunacak tedabir (alınacak olan tedbirler) hakkında kanun-i muvakkat. (geçici kanun)

Madde 1 Vakt-i seferde ordu ve kolordu ve fırka (tümen) kumandanları ve bunlarin vekilleri ve müstakil mevki kumandanlari ahâli tarafından herhangi bir suretle evamir-i hükûmete (hükûmetin emirlerine) ve müdafaa-i memlekete (ülkenin savunmasına) ve muhafaza-i asayişe müteallik (ilişkin) icraat ve tertibata karşı muhalefet ve silâhla tecavüz mukavemet görürlerse, derakap (hemen) kuvve-i askeriye (askerî güçler) ile en şiddetli surette te'dibat yapmağa (akıllarını başlarına getirmeye) ve tecavüz ve mukavemeti (direnmeyi) esasından imha etmeye (yok etmeye) mezun (görevli) ve mecburdurlar.

Madde 2 Ordu ve müstakil kolordu ve fırka kumandanları, icabat-i askeriyeye (askerliğin gerektirdiği kurallara) mebnî (dayanarak) veya casusluk ve hıyanetlerini hissettikleri kurâ (köyler) ve kasabat (kasabalar) ahâlisini münferiden (tek olarak) veya müctemi'an (toplu olarak) diğer mahallere sevk ve iskân ettirebilirler.

Madde 3 İş bu kanun tarih-i nesrinden mu'teberdir. (yayın tarihinden itibaren yürürlüğe girer)

Madde 4 İş bu kanunun mer'iyyet-i ahkâmina (hükümlerini yürütmeye) başkumandan vekili ve harbiye nazırı memurdur. Meclis-i umumînin (genel meclisin) içtima'ında (toplantısında) kanuniyeti teklif olunmak üzere iş bu lâyiha-i kanuniyenin (kanun metninin) muvakkaten (geçici olarak) mevki'-i mer'iyyete (yürürlük mevkiine) vaz'ini (koyulmasini) ve kavanin-i devlete (devletin kanunlarına) ilâvesini irade eyledim. (emir buyurdum)

13 Receb 1333, 14 Mayıs 1915

Mehmed Reşad

Sadrazam Başkumandan Vekili ve Harbiye Nazırı Mehmed Said Enver " **Alıntı**

Durup düşünelim acaba neden çıkarıldı bu kanun? Başta Rusya olmak üzere İtilaf Devletlerince kışkırtılan Ermeniler kendilerince haklı nedenlerle Türkler'e saldırmışlar, çeteler kurup köyleri basmış binlerce insanın ölümüne yol açmıştır. Peki Türkle bu duruma kayıtsız mı kalmışlardır? Kalır mıydık? Tabi ki hayır! Elbette ki kendimizi müdafaa amaçlı olarak saldırılara karşılık verirdik ki bu davranışımızda da oldukça haklıyız! Doğuda'ki durumu gören devlet adamları hem 1. Dünya Savaşı'nın hem de Doğuda çıkan çete savaşlarının üstesinden gelemeyecek durumda olduğu için Tehcir Kanunu ile Ermenileri Suriye üzerine zorunlu göçe tabi tutmuştur. Göç sırasında pek çok insan soğuktan ve salgın hastalıktan hayatını kaybetmiştir ki bu da soykırım iddialarında başı çeken noktalardan bir tanesidir.

Gel gelelim olaya bir de Ermeni'lerin gözlüğüyle bakalım. Rusya'nın sıcak denizlere inme politikasında en önemli koz Ermeniler'di ve bunu en iyi şekilde değerlendirip, Doğu'da Özerk bir Ermeni Devleti kurup şahsi amaçlarına ulaşmış olacaktı. Peki bu noktada Ermeniler'in suçu nedir? Alet olmak mı? Eğer öyleyse durup bakalım şu an ki Türkiye'ye. Bizler de ne yazık ki Amerika'nın kuklası konumunda bir devlet değil miyiz? "Bağımsız bir Türkiye vardır! " diyebilir miyiz? Peki düşüneli o halde; ortada bir Türkiye Devleti yoksa biz hala neyi tartışıyoruz? Neden tartışıyoruz?